30 Eylül 2009 Çarşamba

Salatalıklı patates salatası

Canım arkadaşım Nurhan'cığım, geçenlerde yediği ve çok beğendiği bu salatayı, bize geldiğinde 'hadi yapalım, çok güzel oluyor' diyince biz de hemen işe koyulduk. yapılışı şöyle efenim :


Malzemeler :

5-6 tane haşlanmış patates
2 tane salatalık (rendelenmiş)
tuz
1-2 yemek kaşığı mayonez
2-3 yemek kaşığı yoğurt
1 veya 2 diş sarımsak

Haşlanmış patatesleri ezdik. İçine rendelenmiş salatalıkları koyup karıştırdık. (gerçi bu işlerin çoğunu Nurhan'cığım yaptı, biz sadece patatesleri haşladık) Diğer malzemeleri de ekledik (damak tadımıza göre ayarlama yaptık hepsinden) ve tabağa koyduk. Gerçekten çok lezzetli bir salata oldu. Deneyen herkese afiyet olsun.

28 Eylül 2009 Pazartesi

Dereotlu çörek

Bu çöreği kek şeklinde tepside daha önce yapmıştım. Ama Hatice Hanım'ın sitesi 'portakal ağacı' nda bu şeklini görünce bir de böyle deneyeyim dedim ve gerçekten çok memnun kaldık sonuçtan. Yapılışı ise şöyle :



Malzemeler :
1 demet dereotu
1 demet maydanoz
1 adet ince doğranmış kuru soğan
1/2 demet taze soğan
1 paket lor peyniri (veya yarım kalıp beyaz peynir)
4 yumurta (2 tanesinin sarısını üstüne sürmek için ayırıyoruz)
1 su bardağı yoğurt
1/2 su bardağından biraz fazla sıvıyağ
3-4 diş sarımsak
2 paket kabartma tozu
nane
tuz (peynir tuzlu ise az koymakta fayda var)
karabiber
istenirse pul kırmızı biber
aldığı kadar un
Bütün malzemeyi mücver yapar gibi karıştırıp, yağlı kağıt serili fırın tepsisine bir kaşık yardımıyla dizin. Üstüne yumurta sarısı sürüp önceden ısıtılmış 175C fırında üstleri kızarana kadar pişirin.
(Kapalı bir kapta saklanırsa, 2-3 gün tazeliğini kaybetmiyor)

25 Eylül 2009 Cuma

Etli biber ve patlıcan dolması

En sevdiğim yemeklerden biridir dolma. Özellikle zeytinyağlısına bayılırım. Havalar soğumaya başlayınca sıcağı da çok makbule geçiyor. Yapılışı ise şöyle :





Malzemeler :

250-300 gr kıyma
15 tane dolmalık biber
1 su bardağı pirinç
1 adet kuru soğan (ince doğranmış)
2 orta boy domates (küçük küp şeklinde)
1 yemek kaşığı salça
kuru nane
tuz
karabiber
üstü için domates
sıvıyağ

Pirinci ayıklayıp yıkadıktan sonra diğer malzemeleri de ekleyip (kıyma, soğan, domates, salça, nane, tuz, karabiber) yoğurun. Tüm malzeme iyice karışınca biberlerin içlerine doldurun. Harcı koyarken çok bastırmayın ve tam ağzına kadar doldurmayın ki pirinçler ezilmesin ve dışarı taşmasın.
Üstlerine kesilmiş domateslerden kapak yapıp tencereye dizin. Herbirinin üstüne kaşık ile sıvıyağ gezdirin. Tencereye 2 parmak su koyup kısık ateşte pişirin.

Afiyet olsun.

22 Eylül 2009 Salı

Çevremizden görüntüler -2-

Yolda yürürken gördüğümüz ama adını bilmediğimiz bir çiçek. Rengi harika. Yabani ama bir o kadar da güzel.


-------------------------------------------------------------------------------
En sevdiğim ağaçlardan biri. Niye seviyorum? Çünkü meyve vermeden önce muhteşem rengi olan çiçeği açıyor. Sanki ağacın üstüne serpiştirilmiş süsler gibi. Daha sonra o güzelim çiçeklerden o harika meyveler oluşuyor.
Bana hep yılbaşı süslerini hatırlatan, sanki birisinin ağacın üstüne serpiştirdiği o sulu sulu meyveler.
Bir renk bu kadar mı güzel olur. Hem kırmızının cazibesi var içinde, hem turuncunun sıcaklığı. Zaten başka kelimeye gerek yok o rengi anlatmak için : nar çiçeği rengi.

-------------------------------------------------------------------------------
Yine yolda görüp resmini çekmeden geçemediğimiz güzel bir ağaç daha. Karadutların bazıları olgunlaşıp kararmış, bazıları ise hala kırmızı. İki renk meyve veren ağaç gibi.

----------------------------------------------------------------------------
Bu ağacın adını bilmiyoruz ama görüntüsü çok hoş. Üstündeki meyveler çok ilginç. Tırtıklı bir yüzeye sahip. Tam emin değilim ama sanırım bu ağaca dağ çileği diyorlar. Çilek değil ama çilek gibi pürtüklü bir yapısı var.


--------------------------------------------------------------------------
Bu da meyvesi ilginç olan başka bir ağaç.



--------------------------------------------------------------------------------
Bu da meşe palamudu. Hani şu meşhur çizgi film 'buz çağı'nda ki o meşhur meyve.



Çevremizden görüntüler

Komşumuzun köpeği bafi yani rafi. Bizim küçük beyimiz bafi'yi rafi anlayınca köpekciğin adı da rafi kaldı. Çok güzel gözleri olan bu tatlı köpek maalesef gözlerini benden sakladı fotograf çekerken.



---------------------------------------------------------------------------

Gün batımının seyrine doyum olmuyor gerçekten. Sessizliğin içinde, ılık bir hava sarınca insanı ve bir de kıyıya vuran hafif dalga sesleri olunca değmeyin keyfimize :)


-----------------------------------------------------------------------------
Levent'in en sevdiği meyvelerden biri. öyle güzel ve taptaze duruyorlardı ki, resmini çekmezsen alınırlar.


----------------------------------------------------------------------------
Bandırma'da yolların kenarlarına ektikleri harika minik güller. Yapma çiçek kadar muntazam ve harikalar.

21 Eylül 2009 Pazartesi

Bahçemizden...-3-

İlk gördüğümüzde, bahçede çıkan yangın yüzünden yerinde yeller esiyormuş gibi duran ama sonra bizi çiçekleriyle şenlendiren güzel oya ağacı. Bahçemize dikmeden önce çevremizde bu ağaçtan bu kadar çok olduğunu hiçbirimiz farketmemiştik. Halbuki ne kadar güzel bir ağaçmış. Ve her yerde bol miktarda varmış. Özellikle parklarda değişik renkte olanlarıda var. Büyüdüğü zaman daha da güzel oluyor.



-------------------------------------------------------------------------

Yine çocukluğumuzda çok gördüğümüz çiçeklerden biriydi kadife çiçeği. Yol kenarında görüp alana kadar bizim bahçede yoktu. Kaldırımın kenarında, betonların arasından fışkıran bu harika çiçek biraz arsız ama çok güzel.



----------------------------------------------------------------------------
Veeee sevgili HANIMELİ. Niye sevgili hanımeli? Tabi en başta bizim blog ismimizden dolayı ve maleesef biz gelen kadar gözünün içine bakmamıza rağmen ancak 3-4 tane çiçek açtığı için :))
Bir an önce çiçek açsın da hem resim çekelim, hem de Levent'e o güzel kokulu balını yedirelim diye bekledik durduk. Her sabah kalkınca bakıyorduk çiçek açmış mı diye. Yokkkkk nerede. Bekle ki hanımeli çiçek açsın, biz de görelim. Ama neyse ki bizi daha fazla üzmedi ve nazlı hanımeli o güzel çiçeklerinden bizi mahrum etmeyerek çok sevindirdi.


---------------------------------------------------------------------------
Bu da minnoşumuzun 'bana meyvesini yiyebileceğim bir ağaç alırmısınız?' dediği için aldığımız sevgili incir.



Bahçemizden...-2-

Bildiğimiz yonca. Ama çiçeklerini açınca öyle güzel oluyorki. Bir buket çiçek gibi.


---------------------------------------------------------------------------

Akşamları taa yukarı balkona mis gibi kokusu gelen harika petunyalar. İlk geldiğimizde 4-5 taneydiler. Sonra böyle oldular :))

--------------------------------------------------------------------------------
Petunyaların arkasında görünen nanelerin güzel çiçekleri. Tek tek bakınca bu minik çiçeklere insan hayran oluyor.


-----------------------------------------------------------------------------
Bu da nanelerin toplu görüntüsü. Bahçeden taze nane toplayıp kullanmak ve onları kurutmak ne güzel birşeymiş meğerse.

--------------------------------------------------------------------------
Kadife gibi devamlı çiçek açan güzel gülümüz. Maşaallah biz gelene kadar bizim gönlümüzü şenlendirmeye devam etti.

Bahçemizden...

Bahçemizdeki minik elma ağacının minik elmaları. Ağaç hala büyümedi ama epey meyve verdi bu sene.


-----------------------------------------------------------------------------

Bizim oralarda her bahçenin etrafında biberiye vardı eskiden. Hernekadar artık herkes bahçe duvarı yaptırıp biberiyeleri kaldırıryor olsa da hala birçok yerde var biberiye. Mis gibi kokan ve harika minik çiçekleri olan bu bitki birçok derde de deva ayrıca.


---------------------------------------------------------------------------
Küçükken aslan ağzı çiçeğiyle çok oynardık. Yapraklarını sıkıştırıp konuştururduk çiçekleri. Şimdi Levent ve arkadaşları yapıyor aynısını.

-----------------------------------------------------------------------------
Bu ağaca bayılıyorum. Biraz daha büyüyünce japon resimlerindeki ağaçlara benziyor.


----------------------------------------------------------------------------
Bu da pazarlarda pek bulunmayan 'adesa' denilen kokulu kara üzüm. Tadı da kokusu da harika. Karadeniz bölgesinde bu üzümün tatlısını yapıyorlar. Muhallebiye benzeyen mis gibi kokan bir tatlı.

Uluabat gölü

Uluabat gölü muhteşem bir manzaraya sahip. Gölün kenarındaki köyler ise harika bir görüntü oluşturuyorlar. Genel manzarası harika olan bu gölün etrafında bir çok köy var. Bu köyün adı ise Eski karaağaç köyü. Mayıs ayında leylekleri seyretmek için gözlem kulesi yapılmış. Köyün sahilinden kayıklarla binip gölde tur atabiliyorsunuz. Hatta gölün ortasında satılık minik bir ada bile var. Biz gittiğimizde sezon kapanmıştı ama yinede manzara harikaydı.





16 Eylül 2009 Çarşamba

Vişneli pasta

Yazlığa gittiğimizden beri Levent'ciğimiz bizden pasta isteyip duruyordu. Ben de 'vişne bulalım pazarda, sana vişneli pasta yapacağım' diye söz vermiştim. Pazarda bu harika vişneleri bulunca hemen alıp bir kısmını pasta için kullandık. Geri kalanını ise reçel yaptık. Yaz meyvelerine bayılıyorum. Çeşit çeşit, tazecik, mis gibi.





Levent'in parti pastası :)

Bizim tatlı Levent'imiz babasının doğum gününde kendi arkadaşlarını çağırınca, Bülent'in doğum günü için hazırladığımız pasta da, Levent'in parti pastası oluverdi.
O gün gerçekten de çok eğlendiler bizim küçük misafirlerimiz ve Levent. Bizi de bol bol güldürdüler. Tabi ki bu arada Bülent'in doğum günü kutlamayı da ihmal etmedik.
Canım enişteciğim :)) doğum günün kutlu olsun.






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...